Yayında Olan Eserlerim

25 Ekim 2018 Perşembe

Boz Atlı Ulak


Boz Atlı Ulak
Ali Efendi iki oğlunun askerden sağ dönüşünü gördü. İleri yaşlarında Cumhu­riyet'i de gördü. Huzur günleri başla­mıştı.  Ilık bir Ekim sabahı Revani’ye seslendi
“Oğlum Veli ben bu gece bir düş gördüm”
Hayr ola ede anlat bakalım.”
“Benim kızlar bizi ziyarete geldiler. Önce Güşü, ardından Fatma, sonra Elmas geldi.. Daha sonra da bir boz atlı adam benim atına aldı gitti.”
“İyi bir düş görmüşsün ede.”
Yufka ekmek, peynir düremeci ile kahvaltısını yaptıktan sonra köyde gezmmeye çıktı. Güneş yükselirken komşu Davulbaz köyündeki Firdevs geldi.
“Edem nerede? Edemi düşümde gördüm.”
“Köyün içinde geziyor. İyi.”
Bir süre sonra biraz daha uzaktaki köye gelin giden Fatma deldi.
“Edem nerede? Edemi düşümde gördüm.”
“İyi rahat. Köyün içinde geziyor.”
Çok geçmedi ki bir eşek sırtında küçük kızı Elmas gözüktü.
“Edem nasıl? Edemi düşümde gördüm.”
“İyi rahat. Köyün içinde geziyor. Biraz sonra gelir.”
Ali Efendi, uzun ak sakalını sıvazlayarak eve döndü. Kızlarını gördüğüne pek sevindi. Yüzünde güller açıyordu. Kızları babalarına bir şeyler getirmişlerdi. Kızlarına dirliklerini, düzenlerini sordu. Geçimleri nasıldı? Eşleri ile uyumlu yaşıyorlar mıydı?
Tümü iyi, mutluydu. Gül gibi geçinip gidiyorlardı. Özlem dolu söyleşi akşam saatlerine dek sürdü. Tümü değişik odalarda uykuya çekildi. Gecenin ilerleyen saatlerinde eşi Revani’yi uyandırdı:
“Kalk. Kaynatama bir şey oldu.”
Revani büyük evlikte yatan Ali Efendi'nin yanına gitti. Babası yatağın içinde titriyordu.”
“Ede neyin var?”
“Oğul çok üşüyorum, çok…”
Revani eşine seslendi.
“Bir bal şerbeti yap getir. Üşümeye iyi gelir.”
Eşi Elif, bir tas içinde bal şerbeti yapıp getirdi. Ali Efendi bal şerbetini içti ana titremesi geçmedi. Üşüyor, üşüyordu… En küçük çocuğu olan Abbas, bağırıp çağırıyor ağlıyordu.
"Ede, ede..."
Köyde "baba sözü yerine Ede sözü kullanılıyordu. Pir Sultan'ın kızı Sanem'in "Edemi astılar kanlı Sivas'ta" dizesinde söylediği gibi.
“Üzerine bir yorgan daha örttüler. Ama etki etmiyor, titremesi sürüyordu.
“Beni bir doğrultun. Bir su verin” dedi Ali Efendi.
Yatağın içinde doğruldu. Yüzü ter içindeydi. Yorgun gözlerle çevresini saran kızlarına baktı. Gülümsüyordu.
“Ver elini ya Ali!”
Son sözleriydi bunlar. Ali Efendi ölmüştü. Evdekiler ağlaşıyorlardı.
1925 Ekimin serin şafağı yaşanıyordu. Ali Efendinin ölüm haberi bir anda köye yayıldı.. Komşular yaşlı gözlerle birer ikişer Ali Efendinin evine geliyordu..
 Revani, Fazilet kitabını çıkardı. Bu el yazması kalın kitap ocağın künyesi işlevini görüyordu. Babasının ölümünü yazdı:
“Pederim Ali Efendi!nin ruz-u vefatı. Rumi 1341.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder