Küçük Folklor Ansiklopedisi
Fuat Bozkurt
Dünyayı kuşatan bilgi ağının
insanların evlerine, avuçlarına girmesi ile kimi kitap türleri can çekiştirmeye
başladı. Bunların başında araştırma kitapları, sözlük ve ansiklopedi türleri
geliyor. Bir tuş dokunuşu ile istediği bilgiye ulaşıyor insan. Bilginin
güvenirliği, bilgiye ulaşma kolaylığı karşısında geride kalıyor. Hatta bilgiağından
indirilen bilgilerle çoksatar kitap yazarları çıkıyor karşımıza.
Böylesine bir
ortamda, son aylarda bilgiağından indirilemeyecek bilgileri içeren sevimli bir
kitap yayınlandı. Bu İlhan Başgöz’ün Küçük Folklor Ansiklopedisi adlı kitabı.
Çalışama, yıllardır
Folklor ve Halk Edebiyatı ile ilgili değerli çalışmaları ile yayınını sürdüren
Ürün yayınları yayınlamış. Sayfa düzeni, kapağı, genel görünümü ile şirin mi
şirin bir çalışma. Yayınevi yönetmeni Metin Turan, kitabın sunumuna olanca
özeni göstermiş. Kutlanmaya değer bir emek ürünü. Kitabın içeriği ise bizi
başka yerlere götürüyor: Ulaşılmayacak bilgilere. Şöyle ki:
Yıllarını folklor
ve Halk edebiyatına admış doksanlık çınar Prof. Dr. İlhan Başgöz’ün kitabı,
türlerine meydan okur türden bir özellik taşıyor. Çünkü çalışma, yazarın da
önsözde vurguladığı gibi klasik anlamda bir ansiklopedi çalışması değil; araştırmacının
yetmiş yılı aşan bilimsel koşusunda derlendiği fişler notlar. Uzun bir süreçte
derlenen bu fişleri birkaç başlıkta
anlatıyor Başgöz. Bir bölümü gazetelerden kesilmiş notlar, bir bölümü, sararmış
kağıtlara yazılmış bilgiler, sonra Amerika’da ölçülü karton fişlere yazılmış
bilgiler. Bir de Başgöz Hoca’ya Prof. Dr. Wolfram Eberhard’ın verdiği fişler
var ki, bunların düzeni ayrı bir
ilginçlik taşıyor. Başgöz bunu önsözde şöyle anlatıyor:
“Bunlar el uzunluğunda, yalnız
daha dar, sarı karton fişlerdi. Bunların kenarlarında 1’den 100’e kadar numara
yazılmıştı. Her numara bir folklor konusauna ayrılmıştı. Diyelim 1 numara
türküler., 2 Aşık şiirleri, 3 destan, 4 Türk destanları filan. Bu konularla
ilgili kaynakları fişlerin üzerine yazıyorsunuz, Fişleri bir kutuya rastgele
yerleştiriyorsunuz. Hocam Eberhard bu fişleri kullanmak için bir de küşük delme
makinesi vermişti, iğne Ayakkabılarının
meşinde delik açmak için kullandıklarına benzer ir şey, bir de uzun iğne.
Diyelim Türk destanlarına ait bilgileri görmek istediniz, fişin kenarındaki 4
nıumarayı deliyordunuz. İgneyi 4 numaralı delikten geçiriyordunuz. Türk
destanları ile ilgili onlarca fiş hop aşağıda kalıyor, öbür fişler yukarı
çıkıyor. Bunlar aradığınız fişlerdir. Daha bilgisayar icat edilmemişken Alman aklı böyle bir düzen kurmuştu”
İşte Küçük Folklor
Ansiklopedisi tüm bu fişlerin abecesel sıralanmasından oluşuyor. Ama tüm veriler ulaşılmayacak kaynaklara dayanana
yılların içinde doldurulmuş bal peteklerini andırıyor. Birçok madde başı
değişik kaynaklarda yer alan bilgilerle donatılarak ayrı ayrı verilmiş.
Sözgelişi “ağaç” maddesi onun üzerinde başlıkta sunulmuş. He maddebaşında ayrı
bir yorum, ayrı bir bilgi, ayrı tat var. Bu maddebaşlarına bir araştırmacının
bir anda ulaşması imkansız. Kaynaklar, tarihten halkbilime, edebiyata, geziye
uzanan geniş bir yelpazede. Evliya Çelebi’den, Tarih-i Cevdet’e, Fuat Köprülü’den
Kemal Bilbaşar’ın Cemo’suna uzanan kaynaklar taranmış, derlenmiş. Gerçekte tüm
bu bilgiler bir ömürden arta kalan anılar. Anılar deyişim şundan: Not alınan bu
fişlerin üzerinden yıllar geçmiş ve kaynaklarda değişiklikler olmuş. Başgöz, en
çok bu kaynakların tam künyesini bulup kaynakçada göstermede zorlanmış. Başgöz
Hoca bu uğraşını “deliye pösteki saydırmak” diye tanımlıyor. Gerçi kitabın
başında bu konularda kendine yardımcı olan sekiz öğrencisine teşekkür ediyor,
ama sonuçta kitap Başgöz Hoca’nın adını taşıyor ve tüm sorumluk onun üzerine
kalıyor.
Bütün bu konumu ile
150 sayfalık Küçük Folklor Ansiklopedisi, yazılmaktan çok; derlenmiş bir seçki
konumunda bir çalışma. Değşik araştırmacı ve yazarların açıklama ve yorumları
art arda veriliyor ve nereden geçtiği belirtiliyor. Bu notlar o konuda
çalışacak araştırmacılar için bir anahtar, bir açar işlevinde. Değişik
açıklamalardan etkilenen kişi asıl kaynağa başvurup ondan yararlanacak kılavuz.
Bu nedenle çalışma sağlam bir anlam kazanıyor. Başgöz kendi kalemiyle geniş
yorumlar yapmaktan kaçınıyor, belgeleri konuşturuyor. Bu belgeler gelişigüzel
derlenmiş belgeler değil. Konuyla ilgili her türlü yayından yılların içinden
süzülerek seçilmiş yorumlar, gözlemler, açıklamalar bunlar. Salt uzmanların,
konu ile ilgilenenlerin değil, geniş okur çevresinin de yorulmadan severek
okuyacağı zevkli bir çalışma. Bunca yaşında eleği duvara asmayan ve böylesine
güzel bir kitap veren Başgöz Hocanın eline sağlık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder