Yayında Olan Eserlerim

22 Kasım 2017 Çarşamba

Bir Başka Ozan: Kör Mehmet

Büyük dedesi Çanakkale savaşına katılmıştı. Çanakkale' de kahramanca kanının son dam­lasına kadar sa­vaşarak ölmüştü. İlçe şube ko­mutanı, şehitlik tutanağını okurken gözyaşlarını tutamamıştı. Hatınali ocağının geçmi­şinde böyle bir kahramanlık anısı saklıydı. Ama Kör Mehmet diye anılan Mehmet Sönmez bunu bi­liyor muydu?
Sönmez soyadını tapşırma olarak kullanan Mehmet Sönmez 1922 Yılında Soğukpınar'da doğdu. Babası Abidin Sözmez'dir. Çocuklukta bir düğünde dinamit patlatayım der­ken iki gö­zünün birinden olma enayiliğini yaptı. Bundan sonrak, adı Kör Mehmet kaldı. Yaşam yolunun torucu koşusunu değişik denemelerle sürüdürmeye çalşıtı. Kimileyin Tarsus’ta mevsimlk işçi, kimileyin sokak satıcı olarak yaşamını kazanmaya çalıştı. İstanbun^da tezgahtar olarak gözüktü. Benim mekanım dağlardır dercesine yeniden Mamaşa döndüğünde kendisi köy muhtarlığı görevinde buldu.
 12 Eylül önce­sinde Mamaş'ta muhtardı. O dönemde Alevi köylerinin yak­laşık tümü sol eğilimliydi. Nitekim köyden liseyi bi­tiren Hüseyin Taş İstanbul'da devrimci eylemlere katılmış, polisle giriştiği bir çatışmada öldürülmüştü.
Askeri darbenin ardından Muhtar Kör Mehmet de gözaltına alındı. Günlerce gözaltında kaldı. O günlerle ilgili deyiş yazdı mı bilmiyoruz. Genelde Mehmet Sönmez'in demelerine günlük olaylar yansı­yor. Günlük yaşamı konu edinen deyişler yazdı, yazıyor. Yazdıklarında yöre yansıyor, yaşam görüntüleniyor. Ama o yazdıklarının ayrımında değildi, halk bilgeli ile kendini gizleyerek kendinden söz ediyordu. “Bizimki geveleme, biz şair değiliz “ diye kendini anlatarak yazdıklarını okudu. Günbegün olayları deyiş­lere döküyordu. Bir yandan yazıyor, bir yandan unu­tuyor, aşantısını gördüklerini söze döküyordu.
1968 yılınının o tatlı bızkır sıcağında birden köyde kabına sığmayan bir Türkoloji öğrensisi belirdi.. Ve ondan da şiirlerini istedi.O şiir ya da kendi söyleyişi ile demelerden bir iki örnek yakalayabildi. Tüm kalanlar da bunlar oldu.Şimdilerde ne Kör Mehmet var, ne de Mamaş. Kubbede kalan hoş sea imil yalnız. O da yok şimdi. Elveda Mamaş, elveda ozanlık geleneği.


                                 1
Dinleyin arkadaşlar hayat mecmuası
Felek bizi bir cefaya duş etti
Selman ile Cerci düğün kahyası
Felek bizi bir belaya duş etti.

Saat beş idi çıktık köyümüzden
Çektiğimiz meymenetsiz yüzünden
Tekkeli Övez'in kendi sözünden
Felek bizi bir belaya duş etti.

Kangal'a vardık da şad ve şadıman
Gidelim arkadaşlar geçiyor zaman
Handa bir güzel gördüm, aman elaman
Felek bizi bir belaya duş etti.

Salıcığın dağında şakır kargalar
Seher yeli ılgıt ılgıt ırgalar
Yayan mı kaldınız anam yengeler
Felek bizi bir cefaya duş etti.

Seher yeli uğrarsan bizim ellere
Böyle haber ver sen nazlı yare
Müjde geldik, işte bura Akdere
Felek bizi bir belaya duş etti.

Sönmez'im bayraktar oldum duşuma,
Bu da mı gelecekti garip başıma?
Muhtar Eraslan'ın ihmal işine
Felek bizi bir cefaya duş etti.

                   2       
Coş eder ırmaklar sular çağlıyor,
Seler de diyor ki, gitsek Mamaş'a
Bir güzelin aşkı sinem dağlıyor,
Eller de diyor ki, gitsek Mamaş'a

Çalar çalgıcılar kırnata, sazlar
Sanki ötüşüyor turnalar kazlar,
Söylüyor âşıklar, bülbül avazlar
Güller de diyor ki gitsek Mamaş'a

Katarlanmış gelinleri kızları
Dertli değer kırnatalı sazları
Şirin olur muhabbetli sözleri
Diller de diyor ki gitsek Mamaş'a

Kurulur masalar neşeler başlar
Kesilir kurbanlar, koyunlar, koçlar
Hep bütün efendi, büyükler, gençler
Yollar da diyor ki gitsek Mamaş'a

Sönmez'im bu kadar dalma derine,
Neşe verir hep kızları geline
Bir mektup yazayım seher yeline
Seversen mevlayı uğra Mamaş'a

                   3
Gençler de düşmüşler kızlar peşine
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.
Eli varıp gidemiyor işine
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.

Şükrü Kılıç geçmişine kavuşa
Ofa düdüğünü çala savuşa
Bir mektup yazayım dosta barışa
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.

Süleyman Fırtına köyün azası
Gayri geçti danalığın sırası
İyi olmuyor yüreğimin yarası
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.

Bayram Çamlık uzunların kısası,
Tavla oynamaya yoktur masası
Kalbimden çıkmıyor yarin tasası
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.

Alibaz'ın inatçılık soyundan
Hiç hoşlanmam Cumali'nin huyundan
Bir güzelin kaşlarının yayından
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.

Hasan Sözsahibi gençler hocası
Metin Güzel yobazların âlası
Sırrı Dönmez eşeklerin babası
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.

Açılmış lâleler güller bitiyor
Yari güzel olan yanıp tütüyor
Sönmez'im derdim bana yetiyor
Bu yıl da gençlerde böyle bir hâl var.

                  4
Gam, kasavet kalkmaz oldu başımdan
Şad olup da gülemiyim birader
Gece gündüz yalvarırım mevlaya
Dileklerim kabul olmaz birader

Karşımızda karlı dağlar ak olur
Çevre yanı mor sümbüllü bağ olur
İyi günde yaran ahbap çok olur
Dar günümde dost bulunmaz birader.

Şu gezdiğim Erzurum mu, Van mıdır?
Başımdaki kasavet mi, gam mıdır?
Kime iyilik etsem sonu kem midir?
Hiç kimseden selam gelmez birader.

Ne kadar belalı benim bu başım
Akıttım gözümden kan ile yaşım
Gurbete gidersem yamandır işim
Bu talihim hiç tutmuyor birader.

Bu kadar üzülme mazlum Sönmez'im
Çıkmaz içerimden bir ince sızım
Zemheriye döndü baharım, yazım
Felek güldürmüyor beni birader.Felek bizi bir cefaya duş etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder